Siyah Beyaz (Batalya) Chapter 1 - Hayallerini Çizgiye dök

Global Notification

- Siyah Beyaz (Batalya) Chapter 1

Tüm bölümler:
Ergenliğini doruklarında yaşayan insanların arasında kendimi bastırmış arka plana atmıştım hep. Bunun eseri de 25lerinde bekar kalmış bir kız. Yani ben.
Hiç bir zaman kendimi göz önünde tutmadım. Hoşuma da gitmiyordu zaten. Başıma bela açmaktansa başına bela açanları izlemeyi tercih etmiştim.
Ve aşka olan inancım onun sayesinde yok olmuştu. Çok komik gelebilir. Ne yaşatmış olabilir ki bana? Bende bilmiyorum ki. Bağlanmak demek böyle bir şeymiş. Kendimi onun havasına kaptırmıştım. Gözüm kimseyi görmüyordu o zamanlar. Böyle olacağını bilseydim ondan vazgeçerdim, sanırım. Silebilir miydim onu?
Şimdi doğru düzgün işi olmayan, annesinden başkası olmayıp annesine bakan, arkadaşsız asosyal bir kadınım ben. Liseden mezun olduğumda sınava annemin hastalığından dolayı girememiştim. Bu beni o zaman üzmemişti çünkü okumakla uğraşmak istememiştim. Ama şimdi bakıyorum da keşke okusaymışım. Tüm 1 senemi onun peşinde koşmakla harcamıştım. Keşke koşmasaymışım. Keşke birileri beni aydınlatsaymış.
-Talya
-


Gene güzel olduğunu düşündüğüm iğrenç günlerden biriydi. Sabahın köründe otobüs durağında beklerken bizim kızlarla yazışıyordum. Sarmayınca kulaklarımı takıp müzik dinlemeye başladım.
Okula vardığımda Pelin ve Lal beni kapıda bekliyorlardı. Yani sanırım. Yanlarına gittim.
"A sen mi geldin? Günaydın."
Lal'in tavrı hiç hoşuma gitmiyordu ama bir şey de diyemiyordum.
"Yok anan geldi. Sana da günaydın da başkasını mı bekliyordunuz?"
"Yo seni bekliyorduk zaten. Hadi siz içeri girin ben biraz daha dışarıda duracağım."
Dedi Pelin. Merak etmedim de değil.
"Peki."
Demekle yetindim.
Lal ile sınıfa doğru gidiyorduk, bir an durdu. İki dakika tuvalete gelmemi söyledi. Ne olduğunu tam olarak anlamamıştım ama itiraz etmeden içeri girdim.
"Talya, Pelin artık seninle arkadaş olmak istemediğini söyledi."
"Nasıl anlamadım?"
"Salağın tekisin, hala anlamıyorsun. Senin Joseph'ten hoşlandığını biliyor. Pelin ilk anladığında sinirleri bozuldu. Bunu senden beklemiyordu. Bir daha konuşma onunla. Etrafımızda görmeyeyim seni, tamam?"
İşte o an gözlerimin dolduğunu hissettim. Benim küçüklükten beri arkadaşımdı Pelin. Lal'in aramıza katılmasıyla Pelin'le aram açılmıştı, birde bu çıktı şimdi. Lal de değişik bir şeyler olduğunu seziyordum ancak dile getirmekten korkuyordum. Pelin sırf aynı kişiden hoşlanıyoruz diye benimle arkadaşlığını mı bozacaktı yani?
Bir şey demeden tuvaletten ayrıldım. Göz yaşlarımı silip kendime geldim.
Resim atöylesinin önünde durdum. Yolun ortasında kalakalmıştım. Normalde buralarda kimse olmazdı. Boş zamanımda buraya ders çalışmaya gelirdim. Kapının karşısındaki camdan tüm bahçe görünüyordu. Camda dikilir Joseph'ı izlerdim. Hep bahçede arkadaşlarıyla oturur konuşurlardı.
Bir anda biri omuzuma dokunduğunu hissetim. Döndüğümde karşımda Joseph'ı görünce irkildim. Rüya mı görüyorum acaba? Yok değildi.
"Pardon, Resim kulübüne alımlar devam ediyor mu?"
"Şey bilmiyorum."
"Teşekkürler. Kusura bakma rahatsız ettim."
"Ne rahatsızlığı sorun değil her şeyi sorabilirsin bana."
Delirdin mi Talya ne diyorsun sen?
"Hmm Peki."
Diyerek sırıtarak atölyeye girdi.
Anın şoku ile saçmalamıştım. Uzun zamandır ilk defa diyalog kurmuştuk. Omzuma dokundu, omuzuma. Kalbim patlamak üzereydi . Oturup Joseph'ın atölyeden çıkmasını bekledim. Benim zaten resime ilgim vardı ve kulüpteydim ancak 2 grup şeklinde olduğu için o çıktıktan sonra bende gidip onun olduğu gruba geçicektim. Onu daha çok görmek ve onunla biraz olsun yakınlaşmak istiyorum.
Bende grubumu değişince sınıfa geçtim.
Sınıfa geldiğimde herkes bana bakıp fısıldaşıyordu. Dün halsiz ve hasta olduğum için gelmemiştim okula. Acaba dün bir şey mi oldu? Joseph'a baktığımda bana bakıyordu. Kalbim duracak gibi oldu. Bana gülümsedi. Ne yapacağımı bilemedim. Bende ona gülümsedim. O sırada arkamdan biri fısıldadı.
"Talya sana bir şey sorabilir miyim?"
"Hey! Ödümü kopardın Efe ne oldu? Sor."
Efe Joseph'ın en yakın arkadaşlarından biriydi. 4. sınıftan beri sadece üçümüz aynı sınıftaydık. Aramızda öyle büyük bir arkadaşlık olmasa da yakındık.
"Joseph'a aşıksın sen değil mi?"
"Hey sessiz ol. Sen bunu nerden biliyorsun"
Diyerek sınıftan dışarı çıkardım.
"Dökül bakayım kim anlattı?"
"Pelin'le Lal dün günlüğünü herkesin önünde okudular sen neredeydin? Hem şimdiye kadar çok belli ediyordun."
Hayır hayır hayır günlüğümün onlarda ne işi var. Umarım Joseph orda değildir.
"NASIL YANİ, PEKİ JOSEPH DUYDU MU?"
"Evet hem de en başından beri ordaydı."
Bir an her şey durmuştu resmen o benim ondan hoşlandığımı biliyordu yani. Az önce o yüzden bana öyle davranıyordu demek ki. Kulaklarımın kızardığını hissetmiştim.
Günlüğü 4. sınıfın başından beri yazıyordum sadece Joseph'la alakalıydı. Kim bilir benim hakkımda neler düşündü.
"Hey Talya kendine gel, ne daldın öyle?"
"Oh, özür dilerim teşekkürler "
Demek ki sınıftakiler o yüzden bana öyle bakıyorlardı.
O kadar utanmıştım ki hiç kimsenin yüzüne bakamadım. Defteri yazan benle sınıftaki ben çok farklıydık. Defteri tüm içten duygularımla yazmıştım. Sınıfta ise sessiz sessiz oturan inek kızdım ben.
Sırama oturup kafamı masaya koyup bekledim. Birazdan ders başlayacaktı.
Bugün niye bu kadar berbat bir gün?
Derste Joseph sürekli bana baktığı için odaklanamamıştım. Normalde ondan hoşlanan kişilerden hemen kurtulurdu ve kalplerini düşüncesizce kırardı. Bana öyle yapmasını istemiyordum.
Teneffüste kantine su almaya indim. Kendimi takip ediliyormuş veya izleniyormuş gibi hissettim. Arkama baktığımda Joseph arkadaşlarıyla oturuyordu ve bana bakıyordu. Bana el salladı. Bu çocuğun nesi var niye böyle yapıyor. Beni kalpten götürmeye çalışıyor herhalde. Eğer oynayacak biri arıyor ise buna izin vermeyeceğim.
-
Tüm gün Joseph'ın rahatsız edici bakışlarıyla savaşmıştım. Çıkışta eve dönerken aynı otobüsü kullanıyorduk. Ve yine beni görmezden gelmişti. Ne bekliyordum ki gelip bana selam verip konuşmasını falan mı?
Dün olanlar yüzünden pek uyuyamamıştım. Annem durmadan kapıma gelip uyuyup uyuyamadığımı sormuştu. En sonunda uyku hapı almıştım, ne zaman uyuduğumu hatırlamıyorum bile.
fta sonu olduğu için 11 gibi kalkmıştım. Annemi kaldırdım ve hemen kahvaltımı yapıp kütüphaneye ders çalışmaya gitmek için hazırlandım. En fazla böyle kafamı dağıtabilirdim.
Tam çıkacakken annem nereye gittiğimi sordu.
"Talya nereye gidiyorsun?"
"Kütüphaneye gidiyorum anne."
"Dur bende geleceğim seninle kütüphaneden almam gereken bir kitap var."
"Sen bana söyle ben alırım anne."
"Yok ben de geleceğim"
"İyi ben aşağıda bekliyorum, biraz hızlı ol anne birazdan otobüs gelecek."
"Tamam hadi in sen geliyorum ben."
Kapıda beklerken nerdeyse uyuya kalıyordum. Otobüsün gelmesiyle biraz kendime gelemeye çalıştım. Otobüse doğru ilerlediğim sırada annem kapıdan çıktı. Koşar adımlarla otobüse bindik.
Kütüphaneye gelmiştik. Annem alması gereken kitabı aldı. Bense bir masaya oturup ders çalışmaya başladım. Annem işini bitirince yanıma geldi.
"Talya istersen bugün biraz gezelim, sen biraz çalış sonra geziniriz."
Bu kadın beni nasıl anlıyor da motive etmeye çalışıyor.
Ben çalışmam gereken yerlere çalıştıktan sonra annemle gezmeye başladık. Öğlene kadar öylece gezdik. Kendime yeni bir kolye aldım. Y harfi vardı. Yusuf isminin batı dilindeki karşılığı Joseph'ti. Bu yüzden kimsenin anlamaması için Y harfini almıştım. Annem, beni Joseph'a olan duygularıma karşı hep destekledi. Bu yüzden almamada bir şey demedi. Asıl sorunum babamdaydı böyle bir şeyi duysaydı çıldırabilirdi. Gerçi çokta umurumda değildi. Daha evinin yolunu bilmeyen adamdan mı korkacaktım.
Eve geldiğimizde o kadar yorgundum ki hemen uyumuştum. Uyandığımda saat 4'e geliyordu. Joseph'tan bir mesaj vardı.
Yusuf♡:
 Hera bu senin numaran mı?
-13:54
Siz:
 Evet benim
-15:47
Yusuf♡:
Resim grubuna ekliyorum seni o zaman
Siz:
 Tamam
Bir an ümitlenmiştim benimle konuşmak ister diye ama resim içinmiş meğer. Ama sorun değildi benim için, en azından iletişim kurmuştuk.
-Resim Grubu
+0534: Kursumuz Pazartesi, Çarşamba ve Cuma günlerinde yapılacaktır. Okuldan sonra saat 17:00'da başlayıp 18:00'da bitecektir!!
+0536:Tamamdır hocam
Resim işini anneme söylememiştim. Haber vermediğim için kızabilirdi bu yüzden mesajı gösterip Pazartesi Çarşamba Cuma eve geç geleceğimi söyledim. Sorun etmemişti.
Pazar gününün yarısında uyumuştum diğer yarısında ödevlerimi bitirip boş boş oturmuştum.
Sabah kalktığım da elimi yüzümü yıkayıp hazırlanmaya başladım. Kahvaltımı yaptıktan sonra okula gitmek için otobüs durağına gittim.
Otobüs geldiğin otobüse bindim. En ön koltuklardan birine oturdum. Yanımda siyah kapüşonlu giyen biri vardı. Kapüşonunu ağzına kapar çektiği için yüzü görünmüyordu.
Bizim okula gelince tam kalkıyordum ki yanımdaki de kalkmıştı. Birden kapüşonunu açtığı anda bir şaşırmıştım. Joseph'la çok benziyorlardı. Joseph'tan biraz daha büyük ve onun nerdeyse tam tersi renklerine sahipti
"Hey kenara çekilir misiniz? Okula geç kalacağım da."
Demesiyle kendime gelmiştim. Otobüsten hızlı adımlarla inip uzaklaşmaya çalıştım. Kalbim patlamak üzereydi. Bir yandan da üzülüyordum, suratıma dahi bakmamıştı.
Ben hızlı adımlarla okula gidiyordum oda arkamdan geliyordu. Okulun kapısının önüne geldiğimde Pelin ile Lal orda bekliyorlardı. Kapıdan girerken ikisi de bana gözlerini devirmişti.
Ben biraz ilerledikten sonra arkamı döndüğümde gülüşmeler duymuştum. Daha da psikolojimi bozmadan içeri girdim.
Hala sınıftakilerin bakışları değişmemişti. O günkü gibi aynıydı. Anlamıyordum Joseph'ı sevmemde ne gibi bir hata vardı.
Sırama oturdum, ders kitabını ve defterini çıkardım. Kapıdan gülüş sesleri gelmeye başlayınca anlamıştım Pelinlerin geldiğini. Tahmin ettiğim gibi Pelin ile Lal içeri girdi.
Tenefüs zili çaldığında sabah gördüğüm çocuk kapıdan sarkmış içeride birine arar gibi gözüküyordu.
Beni gördüğünde aniden durup yanıma doğru ilerlemeye başladı. Sıramın dibine girdiğinde ellerini sıraya koyup gülümseyerek konuşmaya başladı ve elini uzattı.
"Selam."
"Efendim??"
"Hatırlamadın mı beni?"
Diyerek şaşırdı. Bir yerden tanıyor gibiydim ama aklıma gelmiyordu.
"Joseph'in abisiyim ben. Çocukken parkta hep beraber oynardık. Unuttun mu cidden??"
Söyledikleriyle gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Çocukluk anılarım bir anda gözümün önünden geçti. Kafamı kaldırıp çocuğun suratına baktım ve konuştum.
"Batın abi??"
-
Yurt dışından yeni geldiği için okula dönemin ortasında gelmek zorunda kaldığını söyledi. Tüm tenefüs boyunca sınıftakilerin nasıl kişiler olduğunu ve Joseph'la aramın nasıl olduğunu konuştuk. Teneffüs olunca bana ona okulu gezdirebileceğimi sordu. Kabul ettim.
Birkaç yeri gezdikten sonra zil çalmıştı. Sınıfına bırakıp kendi sınıfıma geçtim.
Gün boyunca Batın'le beraber zaman geçirmiştim. İyi ve hoş biriydi. Anlaşmışdıkta. Bir yandan utanıyordum çünkü Joseph'in abisiydi o. Bir yandan da iyi hissetmiştim olanlardan sonra.
Çıkışta okuldan beraber ayrıldık ve otobüse beraber bindik. Giderken Joseph hakkındaki düşüncelerimi sordu. Elim ayağıma dolaşmıştı. Pek bir şey söyleyememiştim. İneceğim zaman görüşürüz diyerek otobüsten indim.
Evin yakınlarına gelince gördüklerimle hızla eve koştum.

Bölümün Sonu!

Umarım bölümü ve seriyi beğenmişsindir.
Eğer bölümde veya seride bir sorun olduğu veya bir ihlal olduğunu düşünüyorsan yorumlarda belirtebilirsin.
Ayretten bölüm ve seri hakkında yorumunu eleştirini yorumlar bölümünden yapabilirsin!!
İyi eğlenceler!

Mangaka Notu

Yorum

Not: Disqus şu sıralar bazı sitelerde (özellikle fansub benzerlerinde) sorun çıkarıyor olabilir. Bu yüzden sitemizde hem Disqus'u hem alternatif sistemleri sunuyoruz.
Lütfen yukarıdan bir yorum sistemini seçin.