NPenceremiz kapandiginda - Penceremiz kapandığında Chapter 10
Tüm bölümler:
NPenceremiz kapandiginda
Edward Sophia'ya muzip bir yüz ifadesi ile bakarken uzanıp elini tuttu.
"Artık evliyiz, her istediğimi yapmak zorundasın." Derken Sophia'nın el bileğinin iç kısmını öptü.
"N-ne demek her istediğini yapmak zorundayım?"
"Yatağımı ısıtmak zorundasın mesela."
Edward öpücüklerini kızın bileği ile dirseğinin orta kısmına taşıdı. Sophia ise bir anda kendisini kocaman bir yatak odasında, Edward ile başbaşa bulmuştu. Ne ara evlenmişlerdi?
"O-o da ne demek? "
"Benimle yatmalısın demek."
"Hayır!"
"O yüzden böyle giyinmedin mi? Bu bizim gerdek gecemiz.."
Sophia hızla bakışlarını aşağıya indirdi ve göğüs dekolteli saten geceliğine baktı. Bunu ne zaman giymişti? Gerdek gecesi mi? Yani şu an..
"Ama biz gerçekten evlenmedik! Seninle o-o şeyi yapmak zorunda değilim!"
Edward'ın yüzü bir anda ciddi bir ifadeye büründü.
"Sen benim karımsın, bunu başka kimden isteyebilirim? Ayrıca evliliğin gerçeği sahtesi olmaz, biz evlendik." Derken kızı arkasındaki yatağa itti.
Sophia yatağa düşünce uzun saçları apaçık bir şekilde çarşafın üzerine saçıldı. Kolları iki yana, yatağın üzerine savunmasız bir şekilde düşüvermişti.
Edward bir dizini yatağa koyarak destek aldı ve boyun bağını gevşetirken aynı ciddi ifade ile kızın gözlerinin içine baktı.
"Bunu istemiyorum, hayır." Dedi Sophia ancak kolları kendisini korumak için hareket etmedi. Neler oluyordu?
Edward aniden üzerine eğildi ve nefesi kızın tenini yalayacak kadar yaklaştı.
"Şimdi sakın kıpırdama."
Sophia aniden gözlerini açtı ve birkaç saniye tavana bakarken nerede olduğunu idrak edemedi. Odasındaydı, ailesi ile birlikte yaşadığı evdeydi.
Hızlıca yatakta doğruldu. Saç dipleri ve ensesi terden sırılsıklam olmuştu. Başını çevirip sıkı sıkıya kapatılmış camı gördüğünde gece geç bir saatte üzeri tamamen açık olduğundan üşüdüğünü ve camı kapatıp geri yattığını anımsadı.
Derin ve sert bir nefes verdi. O nasıl bir rüyaydı öyle? Tanrı aşkına, korkuyu ve tedirginliği iliklerine kadar hissetmişti. Edward şimdiye kadar görmediği kadar soğuk ve korkutucuydu. Ve gerdek gecesi hakkında söylediği o şeyler ..
"Of sadece bir rüya." Deyip yataktan kalktı. Bir an aşağıya doğru bakıp olmayan dekoltesini kontrol etti. Üzerinde her zaman giydiği taş rengi yazlık keten geceliği vardı. Minik fırfırlı bebe yakası, dirseklerine neredeyse ulaşan kısa kolları ve ayak bileklerine varmadan sona eren etekleri ile kentte bulabileceğiniz en ama en klasik geceliklerden biriydi bu. Ve kesinlikle bir cazibesi yoktu. Ah, evlendiği gün bunu giymeliydi.
Sophia ahşap zemin ayağının altında gıcırdarken odada ilerledi ve kapıyı açarak alt kata indi. Annesi uyanmış, sofrayı kuran Molly'ye yardım ediyordu.
"Erkencisin." Diyen annesinin sesinde minik de bir kinaye vardı. Çünkü Sophia genel olarak sofra hazır olduğunda zorla uyandırılan aile üyesiydi.
"Kabus gördüm." Dedi esnerken.
"Stres altındasın, çok normal."
"Hem de ne stres." Dedi Sophia pat diye sandalyeye otururken başını boş tabağın üzerine yan yatırdı.
"Geçen gün göl kıyısında neler oldu?"
Sophia hızlıca başını kaldırdı.
"Sen nereden duydun?"
"Kate'in annesinden."
"Ah, hemen de anlatmış." Derken başını geri yatırdı.
"O Kate'den değil Samantha'nın annesinden duymuş."
"Hah, O'nun ağzının durmamasına şaşmamak gerek."
"Ama o da Samantha'dan değil cemiyetteki bir arkadaşından duymuş."
Sophia dudaklarını ördek gibi büzerek başını tekrar kaldırdı. İnsanlar gerçekten aşırı dedikoducu değil miydi?
"Sen tam olarak ne duydun anne? O kadar dolambaçlı bir yoldan duymuşsun ki olayın ne kadarını doğru duyduğun konusunda şüphelerim oluştu."
"Ah." Annesi tezgahtan Sophia'ya dönerken ellerini belinde bağlı olan önlüğe sildi. "Şey, açıkçası hikayenin doğru olmadığını ben de anladım ve bu yüzden sana soruyorum. Duyduğuma göre Edward göl kıyısında hayranları ile aşkla muhabbet ederken sen ortalarına atlayıp Edward'ın o kızlara bakmaması için yalvarmışsın. Ardından bunca yıl olan bitenin hiçbir kıymeti olmadığını, O'na deliler gibi aşık olduğunu ve kendisi ile evlenmezsen şehirdeki en uzun ağaca kendini asacağını söyleyip 'zavallı adamı' -bu detay çok önemli çünkü kadın bu kısma şiddetle vurguda bulundu - evliliğe mecbur bırakmışsın. Sonrasında.."
Annesi kızının ağzının gerçek anlamda açık kaldığını fark edince sustu.
"Şunu bir de sen anlat." Dedi hızlıca.
"Tanrı aşkına! Bu nasıl bir evrimdir? Maymunun insana dönüşmesinden bile saçma!"
"Evet daha ilk cümleden doğru bir rivayet olmadığını anlamıştım." Dedi annesi soğukkanlı bir şekilde.
Sophia derin bir nefes verdi.
"Edward bana iyilik yapmak istediğini söyledi. Saçma değil mi? Edward ve bana karşı iyilik yapacak olması. Neymiş yıllar boyu yaptıkları için kefaret ödeyecekmiş."
"Yani tam olarak ne oldu Sophia?"
"William beni gezinti sırasında ektiği sırada Edward çıkageldi ve.."
"William mı? Hangi William?"
"Sör William, subay olan."
"Senin O'nunla gezintide işin neydi?"
"Beni davet etmişti."
"Tanrı aşkına sen nişanlanmak üzere olduğunun farkında mısın? Bekar bir adamla gezintiye çıkarken aklın neredeydi?'
"Beni O davet etti. Ayrıca ne var, güzel bir anı olmasını istedim. Hiç olmazsa olabilecek en son adamla evlenmeden ve mutsuz hayatım başlamadan hemen önce yakışıklı bir adamla gezmiş olurum dedim."
Annesi bezmiş bakışlarla kızına baktı.
"Ee, peki sonra?"
"Gittik, gezerken William'ın hayranları bizi sardı. O sırada Edward ve kızlar ortaya çıktı. Sonra Edward aniden, herkesin içinde bana aşık olduğunu söyleyip evlenme teklifi etti. Meğer gururumu kurtarmak için yapıyormuş. Her neyse, düzmece bir şey oldu işte. Pek bir değeri yok."
Annesi bir kaşını kaldırıp Sophia'ya baktı.
"Edward sana aşık olduğunu söyledi öyle mi? Herkesin içinde?"
Sophia annesinr bakmadan "hıhı" diye onayladı onu ve peynirden bir parça ağzına atıverdi.
Annesi dudak büküp önündeki işe geri döndü.
"Bugün piknik yapacağınızı duydum."
"Evet, kızlarla vadinin aşağısındaki eski küçük göle yakın bir yerde takılacağız."
Annesi başı ile onayladı. Gezsindi bakalım, gençlik her şeye izin verirken tadını çıkarsındı. Düşesin belirttiği gibi üç çocuk yaparsa bunun onda birini bile yapmaya zaman bulamayacaktı. Ah, Sophia'nın Edward'dan bir çocuk sahibi olması fikri çok garipti ve Claire bir torun görecekse bunun Sophia'nın çocuğu olacağına şüpheliydi.
Günün ilerleyen saatlerinde Sophia kıyafetlerini ve piknik sepetini hazırlamıştı. Beyaz, yuvarlak yaka ve kısa kollu bir elbise giymişti. Yakasında ince bir şerit halinde uzanan petrol mavisi işleme belinde de ince bir kurdela şeklinde görünüyordu. Neredeyse ayak bileklerine ulaşan elbisenin etek uçlarında beyaz renkli dantel işlemeleri görünüyordu. Başına taktığı hasır şapka da bu sıcak yaz gününde dışarıda uzun süre kalacak biri için şarttı.

Piknik sepetine bir örtü, biraz kurabiye, süt ve kek koymayı ihmal etmedi.
Bugün kızlarla - Kate ve Samantha ile - yiyip içecek ve gölün tadını çıkaracaklardı. Ah, garip bir şekilde bu gölde yüzmekten hoşlanan tek kişi kendisi olsa da arkadaşları Sophia'yı izlerken o keyifle yüzebilirdi. Gerçi hak vermek lazımdı, Kate ve Samantha'nın çocukluklarında boğulma tehlikesi geçirmiş olmaları onları sudan uzak tutmak için geçerli bir sebepti.
Bir saat sonra tıngırdayan at arabasının içinde giderlerken Samantha çok yakın olan evliliği ile ilgili bir takım düşünceler içindeydi.
"Gelinliğim hakkında en ufak bir fikrim yok. Nasıl bir şey seçmeliyim hiç bilmiyorum. Şişman olduğum için kesin hiçbiri yakışmayacak." Diye somurttu.
"Sen şişman değilsin Samantha sadece biraz irisin." Dedi Kate.
"Zayıf değilsem şişmanımdır. Siz dal gibi bayanlar benim halimden ne anlarsınız ki?"
Sophia güldü.
"Kendine haksızlık etme, zayıf olmayabilirsin ama biraz kalın kemiklisin diye şişman olmuyorsun. Hem erkeklerin çok zayıf kadınlardan hoşlanmadığını duydum."
Kate gözlerini açarak kızlara baktı.
"Bunu ben de duydum! Ama ince bir belinin olmasını ancak kalçalarının ve göğüslerinin büyük olmasından hoşlanıyorlarmış."
"O nasıl olacak?" Dedi Kate anlamamış bir ifade ile.
"Sanırım tamamen yapısal bir şey. Francesca'yı hatırlamıyor musun? Şu kızıl saçlı olan. Kendisi incecik olmasına rağmen göğüsleri annesininkiler gibi kocamandı."
Sophia bir an annesini düşündü. Yani, ne çok zayıf ne de balık etli olan annesi gayet ideal bir kadın gibi görünüyordu, incecik olan Sophia'nın aksine.
"Hiç şansımız yok desene." Diye mırıldanırken buldu kendini.
"Ne o yoksa Edward seni beğenmez diye mi korkuyorsun?" Diye sırıttı Samantha.
"Hah, O'nun tarafından beğenilmeye çok ihtiyacım varmış gibi!" Diye aniden tepki verdi Sophia. Edward'ın vücudu ile ilgili yaptığı bir ton olumsuz yorum bir saniyede gözünün önünden geçti. "Çok da umrumda değil, zaten beni beğenmemesi işime gelir, O'nunla öyle bir şey hayal bile edemiyorum."
Kate kaşlarını kaldırırken dudağının kenarı kıvrıldı. Ah, Sophia nihayetinde elbette Edward gibi birinden etkilenecekti. Bu kaçınılmazdı.
"Edward sana takılıyor ama bence vücudun hiç de kötü değil."
"Tanrı aşkına Kate, Edward'ın düşüncesi bir yana hakikaten çöp gibiyim." Dedi Sophia bundan pek de memnun olmayan bir şekilde.
"Oldukça zayıf olduğun doğru ama çöp gibi de değilsin. Kendi içinde orantılı bir vücudun var. Mesela göğüslerin öyle düz değil, kalçaların da belinin inceliğini düşününce belli oluyor. Hem bacaklarının üst kısımları gayet de dolgun duruyor."
Sophia bu ayrıntılı inceleme sonrası kendisini arkadaşından saklama ihtiyacı hissetti. O nasıl bir betimlemeydi öyle!
"Tanrım, her yerimi inceledin mi Kate?"
"Yüzerken her şey görünüyor Sophia."
"İyi ama ben asla çıplak yüzmem!" Dedi Sophia utanç içinde.
"Suyun içinde giydiğin her şey üzerine yapışıyor." Dedi Samantha Kate'i onaylar halde.
Sophia ellerini vücuduna sardı.
"Bir daha önünüzde yüzmeyeceğim."
Samantha ve Kate güldü.
"Amma da utangaçsın, evlenince göreceğiz seni."
"Tanrım, hayır sanki siz evlenmişsiniz de bana laf ediyorsunuz. Ayrıca evlenince hiçbir şey değişmeyecek."
Kate arkadaşını daha fazla sinirlendirmemek için sustu. Göreceklerdi elbette.
Samantha ise Sophia ve Edward'ın nasıl olup da evlilik işine girmiş olduklarını anlamış değildi. Üstelik Sophia durup durup Edward hakkında kötü konuşuyordu ya, ne kadar şanlı olduğunu asla bilmiyordu!
Geldiklerinde arabacı akşama doğru gelip kendilerini almak üzere geri döndü. Kızlar da bir ağacın altına eşyalarını koyup sıcak havada gölgenin tadını çıkardılar.
"Hava çok sıcak, yani yüzmek için harika." Dedi Sophia keyifle. Diğer ikisi yorum yapmamayı tercih ettiler.
"Haydi annemin çöreklerinden yiyin." Dedi Samantha getirdiği sepetin içindekileri serdikleri örtünün üzerine dizerken.
Hep birlikte atıştırırlarken yine bir evlilik, evlilik öncesi hazırlıklar konularını içeren konuşma patlak verdi. Ah, üç nişanlı kız bir arada ise başka ne konuşulabilirdi ki? Her ne kadar Sophia içinde olduğu durumu idrak edememişse de diğerleri uzun zamandır beyaz gelinliği giymenin hayalini kuruyorlardı.
Bir süre sonra Sophia arkadaşlarını orada bırakarak oldukları yerden biraz daha aşağıda kalan göle doğru keyifli bir yürüyüşe çıktı. Ah, bayılıyordu su ile birlikte olmaya. Her ne kadar banyoyu sık arayan biri değilse de tam bir yüzme aşığıydı.
Göl kıyısına varınca etrafına baktı. Öyle ıssız bir yerdi ki birilerinin olacağına şüphe ediyor değildi ancak yine de kolaçan etti. Burası tesadüfen keşfettikleri bir yerdi. Arada bir Edward ve diğerleri ile de gelmişlerdi ancak o zamandan beri kimseyle karşılaşmamışlardı. Yerleşim birimine biraz uzak olması elbette en büyük sebepti. Bu da aradığı mahremiyeti sağlıyor ve huzur içinde yüzmesine olanak veriyordu.
Üzerindeki elbiseyi dikkatlice çıkarıp en yakındaki ağacın dalına düzgünce astı. Bir gram dahi rüzgar olmadığından kıyafetin uçup gitmesi olasılığını düşünüp üzerine ağırlık koymadı. Kolsuz, dizinin hizasında olan, keten kumaştan sade iç kıyafeti ile suya ilerledi. Tamamen gömülene kadar üşümüş ancak hemen sonrasında suya alışmıştı. Neşeyle biraz kulaç atıp ardından da minicik gölün ortasında sırt üstü uzanarak gözlerini kapattı ve düşüncelere daldı. Bu şekilde sakin ve dingin olabiliyordu çünkü kulaklarını kapatan su çevreden gelebilecek sesleri maskeliyordu.
Bu evlilik konusu ne olacaktı? Edward ile gerçekten evlenme yoluna girmişler miydi? Düşes ve Edward'ın aile üyelerinin diğerlerini bir daha görmemişti, ah o kadınla tekrar nasıl yüz yüze gelebilirdi bilmiyordu. Masada herkese ahkam kesmiş ve Edward ile asla evlenmeyeceğini açıkça ilan etmişken tükürdüğü her şeyi yalayacak olması gururunu kırıyordu. Üstelik en büyüğü de Edward'a karşı olan kısmıydı çünkü hayatında karşısında gururuna böyle sıkı sarıldığı bir kişi varsa o da Edward idi.
Edward'ın aniden kendisine karşı bir yumuşama durumunda olması ayrı bir sorundu. Senelerce yaptıklarından sonra gerçekten de çıkıp buzları eritmek istediğine dair şeyler mi söylemişti? Kefaret mi ödeyecekti?
Ah, hele o önünde diz çöküp de gerçek bir aşık gibi sarf ettiği o sözler neydi? Edward'ı tanımasa az kalsın gerçekleri söylediğini düşünecekti. O kadar samimi konuşmuştu çünkü.
O sırada hızla gelişen bir olay Sophia'nın her anlamda tepetaklak olmasına sebep oldu.
Aniden suda bir hareketlilik oluştu ve Sophia kapatmış olduğu gözlerini açana kadar geçen bir saniyede dengesinin bozulup başının suya gömülmesine engel olamadı. Burnuna kaçan su genzini yakarken bir el onu belinden yakaladı ve hızla çekti, Sophia kendisini göğsüne kadar suyun içinde ve kendisi ile aynı şekilde olan Edward ile resmen birbirlerine yapışmış vaziyette buldu.
Ani hareketten mi yoksa Edward'ın nereden çıkıverdiğini anlayamamış olmasından mıdır bilinmez kalbi hızlı hızlı atmaya başladı. Kalbinin gümbürtüsü yapışmış olduğu Edward'ın göğsünden gelen bir başka kalp sesi ile karışıyordu. O da güçlü ve hızlı atıyordu ve bunu bilmesi için duymasına gerek yoktu.
Sophia yüzünden aşağıya akan suların aralanmış dudakları arasına girmesi ile üfleyerek kurtulmaya çalıştı ve eli ile yüzünü kanarlara doğru sıvazlayarak ıslaklığı gidermeye çalıştı. Püskürttüğü suyun direk Edward'ın yüzüne, neredeyse kendisininkinin dibinde olan yüzüne çarptığını gördüğünde ise olduğu durumu anlayarak irkildi.
"İyi misin?" Diye soran, nefes nefese kalmış Edward ile göz göze geldi.
**Sevgili günlük,
Heyecanlandım. Ve bu heyecandan korktum.**
"Artık evliyiz, her istediğimi yapmak zorundasın." Derken Sophia'nın el bileğinin iç kısmını öptü.
"N-ne demek her istediğini yapmak zorundayım?"
"Yatağımı ısıtmak zorundasın mesela."
Edward öpücüklerini kızın bileği ile dirseğinin orta kısmına taşıdı. Sophia ise bir anda kendisini kocaman bir yatak odasında, Edward ile başbaşa bulmuştu. Ne ara evlenmişlerdi?
"O-o da ne demek? "
"Benimle yatmalısın demek."
"Hayır!"
"O yüzden böyle giyinmedin mi? Bu bizim gerdek gecemiz.."
Sophia hızla bakışlarını aşağıya indirdi ve göğüs dekolteli saten geceliğine baktı. Bunu ne zaman giymişti? Gerdek gecesi mi? Yani şu an..
"Ama biz gerçekten evlenmedik! Seninle o-o şeyi yapmak zorunda değilim!"
Edward'ın yüzü bir anda ciddi bir ifadeye büründü.
"Sen benim karımsın, bunu başka kimden isteyebilirim? Ayrıca evliliğin gerçeği sahtesi olmaz, biz evlendik." Derken kızı arkasındaki yatağa itti.
Sophia yatağa düşünce uzun saçları apaçık bir şekilde çarşafın üzerine saçıldı. Kolları iki yana, yatağın üzerine savunmasız bir şekilde düşüvermişti.
Edward bir dizini yatağa koyarak destek aldı ve boyun bağını gevşetirken aynı ciddi ifade ile kızın gözlerinin içine baktı.
"Bunu istemiyorum, hayır." Dedi Sophia ancak kolları kendisini korumak için hareket etmedi. Neler oluyordu?
Edward aniden üzerine eğildi ve nefesi kızın tenini yalayacak kadar yaklaştı.
"Şimdi sakın kıpırdama."
Sophia aniden gözlerini açtı ve birkaç saniye tavana bakarken nerede olduğunu idrak edemedi. Odasındaydı, ailesi ile birlikte yaşadığı evdeydi.
Hızlıca yatakta doğruldu. Saç dipleri ve ensesi terden sırılsıklam olmuştu. Başını çevirip sıkı sıkıya kapatılmış camı gördüğünde gece geç bir saatte üzeri tamamen açık olduğundan üşüdüğünü ve camı kapatıp geri yattığını anımsadı.
Derin ve sert bir nefes verdi. O nasıl bir rüyaydı öyle? Tanrı aşkına, korkuyu ve tedirginliği iliklerine kadar hissetmişti. Edward şimdiye kadar görmediği kadar soğuk ve korkutucuydu. Ve gerdek gecesi hakkında söylediği o şeyler ..
"Of sadece bir rüya." Deyip yataktan kalktı. Bir an aşağıya doğru bakıp olmayan dekoltesini kontrol etti. Üzerinde her zaman giydiği taş rengi yazlık keten geceliği vardı. Minik fırfırlı bebe yakası, dirseklerine neredeyse ulaşan kısa kolları ve ayak bileklerine varmadan sona eren etekleri ile kentte bulabileceğiniz en ama en klasik geceliklerden biriydi bu. Ve kesinlikle bir cazibesi yoktu. Ah, evlendiği gün bunu giymeliydi.
Sophia ahşap zemin ayağının altında gıcırdarken odada ilerledi ve kapıyı açarak alt kata indi. Annesi uyanmış, sofrayı kuran Molly'ye yardım ediyordu.
"Erkencisin." Diyen annesinin sesinde minik de bir kinaye vardı. Çünkü Sophia genel olarak sofra hazır olduğunda zorla uyandırılan aile üyesiydi.
"Kabus gördüm." Dedi esnerken.
"Stres altındasın, çok normal."
"Hem de ne stres." Dedi Sophia pat diye sandalyeye otururken başını boş tabağın üzerine yan yatırdı.
"Geçen gün göl kıyısında neler oldu?"
Sophia hızlıca başını kaldırdı.
"Sen nereden duydun?"
"Kate'in annesinden."
"Ah, hemen de anlatmış." Derken başını geri yatırdı.
"O Kate'den değil Samantha'nın annesinden duymuş."
"Hah, O'nun ağzının durmamasına şaşmamak gerek."
"Ama o da Samantha'dan değil cemiyetteki bir arkadaşından duymuş."
Sophia dudaklarını ördek gibi büzerek başını tekrar kaldırdı. İnsanlar gerçekten aşırı dedikoducu değil miydi?
"Sen tam olarak ne duydun anne? O kadar dolambaçlı bir yoldan duymuşsun ki olayın ne kadarını doğru duyduğun konusunda şüphelerim oluştu."
"Ah." Annesi tezgahtan Sophia'ya dönerken ellerini belinde bağlı olan önlüğe sildi. "Şey, açıkçası hikayenin doğru olmadığını ben de anladım ve bu yüzden sana soruyorum. Duyduğuma göre Edward göl kıyısında hayranları ile aşkla muhabbet ederken sen ortalarına atlayıp Edward'ın o kızlara bakmaması için yalvarmışsın. Ardından bunca yıl olan bitenin hiçbir kıymeti olmadığını, O'na deliler gibi aşık olduğunu ve kendisi ile evlenmezsen şehirdeki en uzun ağaca kendini asacağını söyleyip 'zavallı adamı' -bu detay çok önemli çünkü kadın bu kısma şiddetle vurguda bulundu - evliliğe mecbur bırakmışsın. Sonrasında.."
Annesi kızının ağzının gerçek anlamda açık kaldığını fark edince sustu.
"Şunu bir de sen anlat." Dedi hızlıca.
"Tanrı aşkına! Bu nasıl bir evrimdir? Maymunun insana dönüşmesinden bile saçma!"
"Evet daha ilk cümleden doğru bir rivayet olmadığını anlamıştım." Dedi annesi soğukkanlı bir şekilde.
Sophia derin bir nefes verdi.
"Edward bana iyilik yapmak istediğini söyledi. Saçma değil mi? Edward ve bana karşı iyilik yapacak olması. Neymiş yıllar boyu yaptıkları için kefaret ödeyecekmiş."
"Yani tam olarak ne oldu Sophia?"
"William beni gezinti sırasında ektiği sırada Edward çıkageldi ve.."
"William mı? Hangi William?"
"Sör William, subay olan."
"Senin O'nunla gezintide işin neydi?"
"Beni davet etmişti."
"Tanrı aşkına sen nişanlanmak üzere olduğunun farkında mısın? Bekar bir adamla gezintiye çıkarken aklın neredeydi?'
"Beni O davet etti. Ayrıca ne var, güzel bir anı olmasını istedim. Hiç olmazsa olabilecek en son adamla evlenmeden ve mutsuz hayatım başlamadan hemen önce yakışıklı bir adamla gezmiş olurum dedim."
Annesi bezmiş bakışlarla kızına baktı.
"Ee, peki sonra?"
"Gittik, gezerken William'ın hayranları bizi sardı. O sırada Edward ve kızlar ortaya çıktı. Sonra Edward aniden, herkesin içinde bana aşık olduğunu söyleyip evlenme teklifi etti. Meğer gururumu kurtarmak için yapıyormuş. Her neyse, düzmece bir şey oldu işte. Pek bir değeri yok."
Annesi bir kaşını kaldırıp Sophia'ya baktı.
"Edward sana aşık olduğunu söyledi öyle mi? Herkesin içinde?"
Sophia annesinr bakmadan "hıhı" diye onayladı onu ve peynirden bir parça ağzına atıverdi.
Annesi dudak büküp önündeki işe geri döndü.
"Bugün piknik yapacağınızı duydum."
"Evet, kızlarla vadinin aşağısındaki eski küçük göle yakın bir yerde takılacağız."
Annesi başı ile onayladı. Gezsindi bakalım, gençlik her şeye izin verirken tadını çıkarsındı. Düşesin belirttiği gibi üç çocuk yaparsa bunun onda birini bile yapmaya zaman bulamayacaktı. Ah, Sophia'nın Edward'dan bir çocuk sahibi olması fikri çok garipti ve Claire bir torun görecekse bunun Sophia'nın çocuğu olacağına şüpheliydi.
Günün ilerleyen saatlerinde Sophia kıyafetlerini ve piknik sepetini hazırlamıştı. Beyaz, yuvarlak yaka ve kısa kollu bir elbise giymişti. Yakasında ince bir şerit halinde uzanan petrol mavisi işleme belinde de ince bir kurdela şeklinde görünüyordu. Neredeyse ayak bileklerine ulaşan elbisenin etek uçlarında beyaz renkli dantel işlemeleri görünüyordu. Başına taktığı hasır şapka da bu sıcak yaz gününde dışarıda uzun süre kalacak biri için şarttı.

Piknik sepetine bir örtü, biraz kurabiye, süt ve kek koymayı ihmal etmedi.
Bugün kızlarla - Kate ve Samantha ile - yiyip içecek ve gölün tadını çıkaracaklardı. Ah, garip bir şekilde bu gölde yüzmekten hoşlanan tek kişi kendisi olsa da arkadaşları Sophia'yı izlerken o keyifle yüzebilirdi. Gerçi hak vermek lazımdı, Kate ve Samantha'nın çocukluklarında boğulma tehlikesi geçirmiş olmaları onları sudan uzak tutmak için geçerli bir sebepti.
Bir saat sonra tıngırdayan at arabasının içinde giderlerken Samantha çok yakın olan evliliği ile ilgili bir takım düşünceler içindeydi.
"Gelinliğim hakkında en ufak bir fikrim yok. Nasıl bir şey seçmeliyim hiç bilmiyorum. Şişman olduğum için kesin hiçbiri yakışmayacak." Diye somurttu.
"Sen şişman değilsin Samantha sadece biraz irisin." Dedi Kate.
"Zayıf değilsem şişmanımdır. Siz dal gibi bayanlar benim halimden ne anlarsınız ki?"
Sophia güldü.
"Kendine haksızlık etme, zayıf olmayabilirsin ama biraz kalın kemiklisin diye şişman olmuyorsun. Hem erkeklerin çok zayıf kadınlardan hoşlanmadığını duydum."
Kate gözlerini açarak kızlara baktı.
"Bunu ben de duydum! Ama ince bir belinin olmasını ancak kalçalarının ve göğüslerinin büyük olmasından hoşlanıyorlarmış."
"O nasıl olacak?" Dedi Kate anlamamış bir ifade ile.
"Sanırım tamamen yapısal bir şey. Francesca'yı hatırlamıyor musun? Şu kızıl saçlı olan. Kendisi incecik olmasına rağmen göğüsleri annesininkiler gibi kocamandı."
Sophia bir an annesini düşündü. Yani, ne çok zayıf ne de balık etli olan annesi gayet ideal bir kadın gibi görünüyordu, incecik olan Sophia'nın aksine.
"Hiç şansımız yok desene." Diye mırıldanırken buldu kendini.
"Ne o yoksa Edward seni beğenmez diye mi korkuyorsun?" Diye sırıttı Samantha.
"Hah, O'nun tarafından beğenilmeye çok ihtiyacım varmış gibi!" Diye aniden tepki verdi Sophia. Edward'ın vücudu ile ilgili yaptığı bir ton olumsuz yorum bir saniyede gözünün önünden geçti. "Çok da umrumda değil, zaten beni beğenmemesi işime gelir, O'nunla öyle bir şey hayal bile edemiyorum."
Kate kaşlarını kaldırırken dudağının kenarı kıvrıldı. Ah, Sophia nihayetinde elbette Edward gibi birinden etkilenecekti. Bu kaçınılmazdı.
"Edward sana takılıyor ama bence vücudun hiç de kötü değil."
"Tanrı aşkına Kate, Edward'ın düşüncesi bir yana hakikaten çöp gibiyim." Dedi Sophia bundan pek de memnun olmayan bir şekilde.
"Oldukça zayıf olduğun doğru ama çöp gibi de değilsin. Kendi içinde orantılı bir vücudun var. Mesela göğüslerin öyle düz değil, kalçaların da belinin inceliğini düşününce belli oluyor. Hem bacaklarının üst kısımları gayet de dolgun duruyor."
Sophia bu ayrıntılı inceleme sonrası kendisini arkadaşından saklama ihtiyacı hissetti. O nasıl bir betimlemeydi öyle!
"Tanrım, her yerimi inceledin mi Kate?"
"Yüzerken her şey görünüyor Sophia."
"İyi ama ben asla çıplak yüzmem!" Dedi Sophia utanç içinde.
"Suyun içinde giydiğin her şey üzerine yapışıyor." Dedi Samantha Kate'i onaylar halde.
Sophia ellerini vücuduna sardı.
"Bir daha önünüzde yüzmeyeceğim."
Samantha ve Kate güldü.
"Amma da utangaçsın, evlenince göreceğiz seni."
"Tanrım, hayır sanki siz evlenmişsiniz de bana laf ediyorsunuz. Ayrıca evlenince hiçbir şey değişmeyecek."
Kate arkadaşını daha fazla sinirlendirmemek için sustu. Göreceklerdi elbette.
Samantha ise Sophia ve Edward'ın nasıl olup da evlilik işine girmiş olduklarını anlamış değildi. Üstelik Sophia durup durup Edward hakkında kötü konuşuyordu ya, ne kadar şanlı olduğunu asla bilmiyordu!
Geldiklerinde arabacı akşama doğru gelip kendilerini almak üzere geri döndü. Kızlar da bir ağacın altına eşyalarını koyup sıcak havada gölgenin tadını çıkardılar.
"Hava çok sıcak, yani yüzmek için harika." Dedi Sophia keyifle. Diğer ikisi yorum yapmamayı tercih ettiler.
"Haydi annemin çöreklerinden yiyin." Dedi Samantha getirdiği sepetin içindekileri serdikleri örtünün üzerine dizerken.
Hep birlikte atıştırırlarken yine bir evlilik, evlilik öncesi hazırlıklar konularını içeren konuşma patlak verdi. Ah, üç nişanlı kız bir arada ise başka ne konuşulabilirdi ki? Her ne kadar Sophia içinde olduğu durumu idrak edememişse de diğerleri uzun zamandır beyaz gelinliği giymenin hayalini kuruyorlardı.
Bir süre sonra Sophia arkadaşlarını orada bırakarak oldukları yerden biraz daha aşağıda kalan göle doğru keyifli bir yürüyüşe çıktı. Ah, bayılıyordu su ile birlikte olmaya. Her ne kadar banyoyu sık arayan biri değilse de tam bir yüzme aşığıydı.
Göl kıyısına varınca etrafına baktı. Öyle ıssız bir yerdi ki birilerinin olacağına şüphe ediyor değildi ancak yine de kolaçan etti. Burası tesadüfen keşfettikleri bir yerdi. Arada bir Edward ve diğerleri ile de gelmişlerdi ancak o zamandan beri kimseyle karşılaşmamışlardı. Yerleşim birimine biraz uzak olması elbette en büyük sebepti. Bu da aradığı mahremiyeti sağlıyor ve huzur içinde yüzmesine olanak veriyordu.
Üzerindeki elbiseyi dikkatlice çıkarıp en yakındaki ağacın dalına düzgünce astı. Bir gram dahi rüzgar olmadığından kıyafetin uçup gitmesi olasılığını düşünüp üzerine ağırlık koymadı. Kolsuz, dizinin hizasında olan, keten kumaştan sade iç kıyafeti ile suya ilerledi. Tamamen gömülene kadar üşümüş ancak hemen sonrasında suya alışmıştı. Neşeyle biraz kulaç atıp ardından da minicik gölün ortasında sırt üstü uzanarak gözlerini kapattı ve düşüncelere daldı. Bu şekilde sakin ve dingin olabiliyordu çünkü kulaklarını kapatan su çevreden gelebilecek sesleri maskeliyordu.
Bu evlilik konusu ne olacaktı? Edward ile gerçekten evlenme yoluna girmişler miydi? Düşes ve Edward'ın aile üyelerinin diğerlerini bir daha görmemişti, ah o kadınla tekrar nasıl yüz yüze gelebilirdi bilmiyordu. Masada herkese ahkam kesmiş ve Edward ile asla evlenmeyeceğini açıkça ilan etmişken tükürdüğü her şeyi yalayacak olması gururunu kırıyordu. Üstelik en büyüğü de Edward'a karşı olan kısmıydı çünkü hayatında karşısında gururuna böyle sıkı sarıldığı bir kişi varsa o da Edward idi.
Edward'ın aniden kendisine karşı bir yumuşama durumunda olması ayrı bir sorundu. Senelerce yaptıklarından sonra gerçekten de çıkıp buzları eritmek istediğine dair şeyler mi söylemişti? Kefaret mi ödeyecekti?
Ah, hele o önünde diz çöküp de gerçek bir aşık gibi sarf ettiği o sözler neydi? Edward'ı tanımasa az kalsın gerçekleri söylediğini düşünecekti. O kadar samimi konuşmuştu çünkü.
O sırada hızla gelişen bir olay Sophia'nın her anlamda tepetaklak olmasına sebep oldu.
Aniden suda bir hareketlilik oluştu ve Sophia kapatmış olduğu gözlerini açana kadar geçen bir saniyede dengesinin bozulup başının suya gömülmesine engel olamadı. Burnuna kaçan su genzini yakarken bir el onu belinden yakaladı ve hızla çekti, Sophia kendisini göğsüne kadar suyun içinde ve kendisi ile aynı şekilde olan Edward ile resmen birbirlerine yapışmış vaziyette buldu.
Ani hareketten mi yoksa Edward'ın nereden çıkıverdiğini anlayamamış olmasından mıdır bilinmez kalbi hızlı hızlı atmaya başladı. Kalbinin gümbürtüsü yapışmış olduğu Edward'ın göğsünden gelen bir başka kalp sesi ile karışıyordu. O da güçlü ve hızlı atıyordu ve bunu bilmesi için duymasına gerek yoktu.
Sophia yüzünden aşağıya akan suların aralanmış dudakları arasına girmesi ile üfleyerek kurtulmaya çalıştı ve eli ile yüzünü kanarlara doğru sıvazlayarak ıslaklığı gidermeye çalıştı. Püskürttüğü suyun direk Edward'ın yüzüne, neredeyse kendisininkinin dibinde olan yüzüne çarptığını gördüğünde ise olduğu durumu anlayarak irkildi.
"İyi misin?" Diye soran, nefes nefese kalmış Edward ile göz göze geldi.
**Sevgili günlük,
Heyecanlandım. Ve bu heyecandan korktum.**
Bölümün Sonu!
Umarım bölümü ve seriyi beğenmişsindir.
Eğer bölümde veya seride bir sorun olduğu veya bir ihlal olduğunu düşünüyorsan yorumlarda belirtebilirsin.
Ayretten bölüm ve seri hakkında yorumunu eleştirini yorumlar bölümünden yapabilirsin!!
İyi eğlenceler!
Mangaka Notu
Yorum
Not: Disqus şu sıralar bazı sitelerde (özellikle fansub benzerlerinde) sorun çıkarıyor olabilir. Bu yüzden sitemizde hem Disqus'u hem alternatif sistemleri sunuyoruz.
Lütfen yukarıdan bir yorum sistemini seçin.
📌 Cusdis yorumları onay sürecinden geçiyor. Endişelenmeyin, yorumunuz büyük ihtimalle başarıyla gönderilmiştir.
📌 Bazen Disqus yorumlarında konu kapalı yazıyor o yüzden diğer yorum sistemlerini deneyin!