Penceremiz kapandığında Chapter 9 - Hayallerini Çizgiye dök

Global Notification

- Penceremiz kapandığında Chapter 9

"Sen de duydun mu?"

"Doğru mu görüyoruz? Edward sahiden de diz mi çökmüş?"

"Bir Foster o kızın karşısında diz çökmüş de evlilik teklifinde mi bulunuyor?"

"O kız kim ki sahiden?"

"Edward'ın çevresinde dolanan bir kız. Ama bunun olacağını asla düşünmezdim."

"Gerçekten onu mu seviyormuş? Edward o kızı mı seviyormuş?!"

"Ah, bir gün bana bakar diye umut ediyordum. Şimdi her şey bitti mi?"

"Belki kabul etmez."

"Aptal mısın Edward gibi adamı kim kabul etmez!?"

Sophia konuşulanların hiçbirini duymuyor, şok olmuş bir şekilde önünde diz çökmüş Edward'a bakıyordu. Garip bir hisse kapılmıştı, rahat edici ve nefesini sıkıştıran. 'Sen ne halt ettiğini sanıyorsun?' diye çıkışmak istiyordu ancak az önce Edward kendisine garip bir şey yapma demişti değil mi? Peki O'nun yaptığı bu garip şey neydi?

"B-be-ben.."

Sophia ağzından bir kelime çıkarmaya çalışınca neden bu kadar zorlandığını anlamadı. Eh, şu an tüm şehre bir saat içinde bunu yayabilecek potansiyele sahip bir güruhun önünde durmakta olması bunun sebebi olabilirdi. Edward'ın gerçekten kendisini seviyormuşçasına samimiyetle söylediği sözlerden etkilenmiş olamazdı değil mi? Veya diz çöktüğü yerden kendisine bakan o yeşil, keskin gözlerinden?

Tanrım, ben ne düşünüyorum?

Sophia ne yaptığını bilemez bir şekilde elini kurtarmak istercesine çekmek üzereydi ki Edward kızın elini sıkıca tutup gitmesine engel oldu. Burada tüm utancını da yanına alarak bir iş yapıyordu ve kız halen kaçmak derdinde miydi? Ah, söyledikleri ne kadar gerçek olursa olsun şu an burada bir rol kestiğini anlaması gerekirdi. Bu yüzden Sophia'ya imalı bir bakış göndermeyi ihmal etmedi.

Sophia bir türlü bir şey söylemeyince Edward yüzüğü pat diye parmağına takıverdi. Ardından da kıza sarıldı. Kalabalıktan bir uğultu yükseldi.

"Tanrım, burada seni kurtarmaya çalıştığımı anlamıyor musun? William ve aptal kızlar izlesin." Diye kulağına fısıldadı Edward. Ve ardından kızdan ayrıldı.

Edward'ın Sophia'nın çıkarına olacak bu hareketi yapması tamamen şaşırtıcı ve garip gelse de, Sophia Edward aracılığı ile olan hiçbir iyi şeyi istemese de şu an girdiği bu psikolojiden kendisini kurtarıp çıkaracak en harika şeyin de bu olduğunu kabul etmeliydi. Edward Kane Foster ile evlenmek bu şehirde konuşulacak en büyük dedikodu konusuydu, neredeyse Edward yakışıklı bir genç adam olduğundan beri. Ne olursa olsun tüm o kızların istediği de buydu değil mi? Sophia kimsenin erişemediği o yere erişmiş olacaktı. Böylece sıradan bir kız olmayacaktı.

Ah, bu hastalıklı ve korkunç bir düşünceydi evet. Düzmece bir evlilik kendisini mutlu etmezken başkalarının gözüne görünse ne olurdu ki? Ama en nihayetinde zaten evleneceklerdi ve biraz şov Sophia'nın egosunu feci şekilde tatmin edecekti.

Bunun için gururundan taviz vermesi gerekse bile.

"Ah, ben şok içindeyim." Dedi yüksek sesle. Neyse ki bu doğruydu ve sırıtmamıştı.

"Biliyorum, bunca zaman yan yanaydık ama benim bunları söyleyecek cesaretim yoktu." Dedi Edward. Bu da doğruydu ve asla sırıtmamıştı.

"Ne kadar korkunç." Diyen Sophia "Bunca yıl bu duygularla yaşaman." Diye eklemeseydi muhtemelen kalabalık O'nu taşlardı.

"Öyleyse acımı dindirecek misin?" Diye sordu Edward bu sefer rol yaptığı Sophia tarafından net bir şekilde anlaşılacak biçimde. Ah, diğerleri anlamayabilirdi ama Sophia bu muzip gülümsemenin ardındaki düzenbaz adamı çok iyi tanıyordu. Kesinlikle onu sinir etmek için kelimelerini özenle seçmişti.

Sophia buna sadece başı ile onaylayarak cevap verdi ve kalabalıktan isteksiz ama yüksek bir alkış koptu.

Edward kalabalığa dönmeden hemen önce elini Sophia'nın omzuna attı ve kendisine doğru çekti.

"Öyleyse nişanlım ve benim konuşacak çok şeyimiz var," dedi. "Müsaadenizle."

Bir an kalabalık ve Edward birbirlerine baktılar ama az sonra herkes dağılıp ortamı sessizleştirdiler. William ise gelip Edward'a elini uzattı.

"Tebrikler."

Edward bir eli cebinde diğeri de Sophia'nın omzunda durmaya devam ederken istifini bozmadı. Yalnızca 'ellerim dolu' dercesine omuz silkti.

"Ah, bugün sevgili Sophia'ma refakat ettiğin için teşekkürler."

Edward'ın imalı cümlesi aynı zamanda 'bundan sonra O'na yaklaşmaya cüret bile etme ' kısmını da içinde barındırıyordu.

William durup dudak büktü, garip bir şekilde nefes verdi ve dönerek yanlarından uzaklaştı.

"Burada neler olduğunu biri açıklayabilir mi?" Diye sordu Samantha ağzı iki karış açılmış bir şekilde. "Si-siz, bunlar gerçek mi?"

Sophia dönüp halen omzunu sıkıca tutmakta olan Edward'a baktı ve kendisine de bir açıklama gerektiğini ima edercesine bakışındaki ısrarı sürdürdü.

"Şu kolunu çek." Diye tıslamayı da ihmal etmedi.

"Rol yapıyoruz tatlım." Diye güldü Edward neşeli bir şekilde.

"Bana tatlım mı dedin?"

"Ah, artık nişanlı olduğumuza göre aşkım mı demeliydim?"

Sophia tam Edward'ın kolundan kurtulup bir şaplak indirecekken Edward O'na engel oldu.

"Lütfen olayı bozma."

"Senin ağzından çıkanları kulağın duyuyor mu?!"

Evet, Edward da kalbinin küt küt attığını ve vücudunda garip bir heyecan dalgasının gezindiğini inkar edemezdi. Bunlar yıllarca Sophia'ya söylemek istediği şeylerdi ve şu an hiç edilmiş gibi hissediyordu. Ama her nasılsa beraberinde bir rahatlama da hissetmemiş değildi.

"Sophia, sana yıllardır çektirdiğim acıların bedelini ödemeye hazırım." Dedi Edward bir anda.

Samantha ve Kate gözlerini kocaman açarak baktılar.

"Başımıza taş yağacak olmalı." Derken gözlerini devirdi Sophia. Bu adamın hiçbir sözüne inanası yoktu.

"Hayır ciddiyim. Lütfen William'dan veya senin yerini almak için adamın etrafını sarmış o kızlardan intikam almak istemediğini söyleme."

"Kimseden intikam almak gibi bir niyetim yok." Dedi Sophia tok bir sesle. Evet belki buna niyeti yoktu ama fırsat ayağına gelmişken biraz niyet edebilir miydi?

"Edward haklı olabilir." Dedi Kate araya girerek. "Zaten evleneceksiniz Sophia. Bırak insanlar harika bir aşkınız ve evliliğiniz olduğuna inansın ve kudursunlar."

Eh, belki gerçekten olur, kim bilir.

"Bunun aşkına da evliliğine de ihtiyacım yok ama neyse." Diye somurttu Sophia.

"Ah, her zamanki inadın." Dedi Samantha gözlerini devirerek. Bu kız ne zaman fırsatları değerlendirmeyi öğrenecekti?

"Bana sormadan nasıl böyle bir şey yaparsın?" Dedi Sophia Samantha'nın sitemini göz ardı ederken.

"Sana sormaya fırsatım yoktu." Edward gözlerini kıstı. "Hem nihayetinde sen de bu oyuna katıldın, değil mi? Teklifimi kabul ettin."

"Orada ne yapabilirdim ki? Zaten evleneceğiz diye şey etmedim." Derken gözlerini kaçırdı Sophia.

Hah, gururunun azıcık oksanmasını istediğini ve bunun için Edward'ı kullandığını inkar et haydi.

Edward güldü. Kız kendisinden halen nefret ediyor olabilirdi ama içinde garip bir haz vardı. Ortak bir şey yapmışlardı ve çok mutluydu.

"Evet evet öyleydi kesin." Dedi Edward gıcık bir ses tonuyla.

"O değil de William ile ne işiniz vardı?" Diye araya tekrar girdi Samantha.

"Beni gezintiye davet etti."

"Peki neden? Yani William ile tanışıyor musunuz?"

Sophia omuz silkti.

"Hayır."

"Tanrı aşkına hem tanımadığın hem de sebebini bile açıklamamış bir adamla gezintide ne işin vardı peki?" Diye patladı Edward.

"Sana ne?"

"Artık sana ne diyebileceğin bir durumda olmadığımızı hatırlatırım. Nişanlandık."

Sophia halen bu durumun idrakinde değil gibiydi. Nişanlı bir kadın olmakla ilgili en ufak bir ciddiyet hissetmiyordu. Edward hakkında o şekilde düşünemiyordu!

"Bu tamamen düzmece bir nişan." Diye ısrar etti Sophia. "Birbirimize karşı sorumluluklarımız olduğunu sanmıyorum."

"Bu tamamen gerçek bir nişan Sophia. Herkes aşık olarak evlenmiyor. Ve kesinlikle birbirimize karşı sorumluluklarımız var."

Hah, sorumluluk kelimesini duyunca Sophia'nın aklına evlilik görevlerinin gelmesi normal miydi? Edward bunu kast etmemişti, değil mi? O genel konuşmuştu ve öyle şeylerin olması mümkün değildi. Değil mi?!

"Be-ben bilmiyorum işte, bu saçmalığa inanasım gelmiyor hala!" Deyip rastgele yürümeye başladı Sophia.

Edward hemen kızın önüne geçti.

"Tanrı aşkına ne yapıyorsun? Herkes bizi izliyor." Derken dudaklarını kımıldatmadan konuşmaya çalıştı Edward. "Aşıklar gibi davranmalıyız. Özellikle de bugün."

Sophia gözlerini kırpıştırdı.

"Ne gibi? Sen ve ben mi?"

Edward başı ile onayladı.

"Ben bu işten hiç hoşlanmadım."

"Artık hoşlanıp hoşlanmadığını düşünmek için çok geç." Derken kızın elini alıp kendi kolunun içinden geçirerek koluna girmesini sağladı Edward. "Bu işte birlikteyiz."

Sophia şu an kesinlikle düzgün düşünemiyordu. Nasıl bir şeye evet demişti? Bir yandan hoşnutsuz olmasına rağmen bir yandan da William'ın o nahoş bakışı için her şeye değer diye düşünmüyor değildi.

"Seninle bir şeyde birlikte olduğumuza inanasım gelmiyor." Dedi Sophia kararsızlığını ısrarla yansıtmaya devam ederken.

"Ömür boyu birlikteyiz hayatım." Derken Edward rahatsız edici bir şekilde kendisine yaklaşmıştı.

"Bana yaklaşıp durmaktan vazgeç." Diye tısladı Sophia.

"Ah, tüm bunları tamamen senin hayrına olan bu rol için yaptığımı anlamıyor musun?"

"Senin benim faydama olan bir şeyi yapıyor oluşun bile bu kadar şüpheli iken söylediğin söz oldukça garip geldi."

İkisi kolkola girmiş yürümeye devam ederlerken Edward etraftan kendilerini izleyen kişilere memnuniyet duyuyordu. Onlar şu an olan biteni iletmek için bir gazeteden çok daha işlevseldiler.

"Tövbe ettim." Dedi Edward dudak bükerken. "Artık evleneceksek sana karşı işlediğim günahlarla bu işe girmek istemiyorum."

"Hah!" Derken az kalsın tiz bir çığlık koparacaktı Sophia. Normalden kesinlikle fazla açılmış olan ağzını hemen kapattı. "Gittikçe daha da garip konuşmaya başlıyorsun ve bu da akıl sağlığı yerinde olmayan biri ile evleneceğimi düşündürmeye başladı. Bunu önceleri de düşünmedim değil gerçi."

"Ciddiyim. Birbirimize karşı temiz bir şekilde evlenmeliyiz tamam mı?" Derken Edward anlatmak istediği şeyi ifade edemediğini fark etti. "Yani kötü niyetlerimizden ve geçmiş korkunç anılarımızdan arınmış olarak."

"Halen inanmakta güçlük çekiyor olsam da gayretini takdir ettiğimi söylemek istiyorum ki bunu sana söyleyeceğimi asla düşünmezdim." Sophia bir an durdu ve dönüp Edward'a baktı. "Ama Bay Foster, size karşı olan kötü niyetlerimden arınabilsem bile korkunç anılarımdan kurtulmam pek mümkün görünmüyor."

Edward birkaç saniye için Sophia ile göz göze gelmenin tadını çıkardı. Kahverengi, sıcak bakışlarını ve uzun kirpiklerini aklına kazıdı, bir kez daha. Nadiren nefretle olmayan bir şekilde göz göze gelirlerdi ve bu kutsal bir andı. Ardından derin bir nefes aldı.

"Belki de bunları konuşmak için biraz erken. Biraz akışına bırakalım."

Sophia yürümeye devam ederken Samantha ve Kate yanlarına gelmişti.

"Tanrım, sizi yanlız mı bırakmalıydık emin olamadık." Dedi Samantha.

Yapsaydın fena olmazdı, diye düşünen Edward oldu.

"Ah, elbette hayır. Artık gitmek istiyorum zaten. Sizin burada işiniz var mı?" Dedi Sophia Edward'ın aksine.

"Biz sadece yürüyüşe gelmiştik." Dedi Kate.

"Öyleyse birlikte dönebiliriz, çok iyi olur."

Edward araya girdi.

"Elbette hiç iyi olmaz. Sence on dakika önce olanların üzerine kız arkadaşlarınla eve dönmen uygun olan mı?"

Sophia kaşlarını kaldırarak Edward'a baktı.

"Neymiş uygun olan?" Diye sorarken cevabın ne olacağı belliydi ama bunu kabullenmiş olmak istemedi.

"Tabi ki seni evine benim bırakmam gerekiyor! Az önce nişanlandığımızı unuttun mu?"

"Ne olmuş yani? Ben de biraz ağırdan alıyormuş gibi yaparım."

"Ağırdan falan alamazsın oraları geçtik." Derken Edward kendini yinelemekten yorulmamıştı.

Ah Edward, diye geçirdi içinden Kate. Vahim durumdasın. Bu işin sonu nasıl bitecek merak ediyorum.

"Şöyle ki Edward sahiden de haklı olabilir." Dedi Kate yine yardım etmeyi seçerek. "İnsanların gözü üzerinizde olacak."

Sophia her nasılsa kendisini bir at arabasında Edward ile karşılıklı otururken bulduğunda bakışlarını camdan dışarıya kenetlemiş, karşısında oturan adama bakmayı reddetmişti. Halen olan biteni sağlam kafa ile düşünme fırsatı olmamıştı ve olduğunda da biraz beyninin yanacağı kesindi. Edward ile bir aşk oyunu mu? Kapana kısılmış ve sinirlenmiş hissediyordu. Biraz daha rahatsız.

Evet, Edward'ın bu ani fikir değişikliğinden rahatsızdı. Düşününce şu evlilik muhabbeti gündeme geldiğinden beri farklı davranıyordu ve bu Sophia'nın rahatsız hissetmesine sebep oluyordu. Yıllar boyunca kendisine eziyet eden adam niye şimdi kalkmış da kendisine karşı kefaret ödeme hallerine gitmişti? Sophia yıllarca Edward tarafından maruz bırakıldığı hallerden nefret etmiş ve bunun bir son bulmasını dilemişti ancak şimdi bambaşka davranmaya başlayan Edward'ı görünce bundan pek de hoşnut olmadığını düşünmüştü. Bu kadar büyük bir şey bir anda böyle hızlı değişmemeliydi.

Araba kapının hemen önünde durduğunda Sophia yerinden kalkmak için acele edemeden Edward davrandı ve kalkıp indi. Ardından da Sophia'nın inmesi için elini uzattı.

Sophia bir saniye kalakaldı.

"Burada da mı?"

Edward istifini bozmadan bekledi ve Sophia'nın oflayarak elini tutmasının hemen ardından eteklerini hafifçe kaldırarak inmesini izledi. Sophia zorla tuttuğu ele odaklanmamaya gayret ederek başını başka bir yöne çevirdi ancak bu da basamağın birazcık fazla önüne basmasına sebep oldu.

Edward tökezleyen Sophia'nın elini aniden daha sıkı tuttu ve diğer elini refleks olarak kızın vücudunu olası bir düşmeye karşı yakalamak için kaldırdı ancak buna gerek kalmadı. Yalnızca Edward'ın sıkı tutuşu sebebi ile evin önündeki kaldırımda birbirlerine biraz fazla yakın bir halde kaldılar.

Edward hemen önündeki Sophia'ya baktı. Gülümsedi ve elini tutuşunu gevşetti.

Sophia Edward'a baktı. Kalbi bir an için yalnızca iki sefer fazladan attı.

**Sevgili günlük,
Bugün gerçekten korkunç şeyler oldu. Edward bana iyi davranıyor, inanabiliyor musun? Bu ilk defa oluyor ve ne yapacağımı bilmiyorum. Garip bir şey hissetmekten korkuyorum.**

Bölümün Sonu!

Umarım bölümü ve seriyi beğenmişsindir.
Eğer bölümde veya seride bir sorun olduğu veya bir ihlal olduğunu düşünüyorsan yorumlarda belirtebilirsin.
Ayretten bölüm ve seri hakkında yorumunu eleştirini yorumlar bölümünden yapabilirsin!!
İyi eğlenceler!

Mangaka Notu

Yorum

Not: Disqus şu sıralar bazı sitelerde (özellikle fansub benzerlerinde) sorun çıkarıyor olabilir. Bu yüzden sitemizde hem Disqus'u hem alternatif sistemleri sunuyoruz.
Lütfen yukarıdan bir yorum sistemini seçin.